Kamu Çalışanlarının Emek Ve Alın Terinin Karşılığı İsraf Değildir!
Sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği ve etkinliği açısından kritik bir öneme sahip olduğu günümüzde, kamu kaynaklarının verimli kullanılması ve sağlık çalışanlarının motivasyonunun korunması gerekliliği her geçen gün önemini artırıyor.
Kamu hizmetlerinin sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde yürütülmesi için sağlık, güvenlik ve eğitim gibi kritik alanlarda çalışanların tasarruf tedbirlerinden muaf tutulması gerektiğini vurgulayan SAHİM-SEN Başkanı Özlem Akarken, "Sağlık kurumları çalışanları ve güvenlik güçleri, 24 saat esasıyla görev yapmaktadır. Bu nedenle, bu sektörlerde tasarruf yapılması mümkün değildir. Çalışanların performans ve motivasyonunu olumsuz etkiler. Bu çerçevede alınan tasarruf tedbirlerinin bir kısmını olumlu olarak değerlendirirken bir bölümünün ise ülkemize fayda getirmeyeceğini değerlendiriyoruz." dedi.
‘‘Emeklilik Sorunu ve Personel Açığıyla Başa Çıkmak İçin Çalışmalıyız!''
Sağlık ve eğitim başta olmak üzere hemen hemen bütün hizmetlerde büyük bir personel açığı olduğu bilinen bir gerçektir. Kamuya yeni personel alımının emekli olan kamu görevlisi sayısıyla sınırlandırılmasının, zaten büyük bir personel açığı olan sağlık, eğitim gibi alanlarda kamu hizmetlerinin aksamasına yol açacağını belirten Özlem Akarken, "Özellikle büyükşehirlerde kamu hizmetleri, az sayıdaki personelin üstün gayretleriyle yürütülüyor. Nüfus artışına paralel olarak artacak hizmet ihtiyacı karşısında bu kararın gözden geçirilmesi önem arz ediyor. Açılan üniversite sayıları kontenjanlar yeniden gözden geçirilmelidir. Ayrıca memur emeklilerinin maaşlarının düşüklüğü nedeniyle kamu görevlileri emekli olmak istemiyor ve 60-65 yaşına kadar çalışmayı tercih ediyor. Böyle bir durumda sağlık, eğitim, güvenlik, haberleşme, tarım, orman, kültür, diyanet, enerji, yerel yönetim, imar, ulaşım, denetim hizmetleri, mühendislik, adalet, uzmanlık gibi alanlarda ortaya çıkacak personel ihtiyacının karşılanamaması ve kamu hizmetlerin yürütülememesi sorunu baş gösterecektir. Taşeronlaşmanın önüne geçilerek personel alımının artırılması gerekmektedir." açıklamasını yaptı.
Personel Servislerinin Kaldırılması Tasarruf Sağlamayacak, Mağduriyet ve Trafik Artacak!
Toplu taşıma olan yerlerde personel servislerini sonlandırmanın da kamuya hiçbir faydası olmayacağı gibi aksine zarar getireceği açıktır. Personel servislerinin kaldırılması, kamuya hiçbir fayda sağlamayacak, büyükşehirlerde trafik toplu taşıma yoğunluğunu artıracak ve kamu çalışanlarının ulaşım sorunlarını daha da büyütecektir açıklaması yapan Akarken, ‘‘Tasarruf adı altında servis hizmetlerinin iptal edilmesi, çalışanların mağduriyetine yol açacaktır. Kamu personeli meslek gruplarına ayrılmadan indirimli ulaşımdan yararlandırılmalı ya da kamu personeline ulaşım bedeli ödenmelidir. Personel servislerinin kaldırılmasının toplamda 85 milyon TL tutarında bir tasarruf sağlayacağı ifade ediliyor. Ancak, servis hizmetinden faydalanan personele verilecek ulaşım kartları, artacak akaryakıt masrafları ve iş gücü kaybı dikkate alındığında ortaya çıkacak maliyetin, beklenen tasarruf miktarından çok daha fazla olacağı görülmektedir. Sağlıkta ve güvenlikte mutlaka servis yeniden gözden geçirilmelidir." dedi.
‘‘Güvencesiz İstihdama ve Düşük Ücretlere Dayalı Modellerden Uzaklaşılmalıdır!''
Akarken, genelge kapsamında yaygınlaştırılması önerilen esnek ve kısmi çalışma modellerinin, ekonomik katkı sağlamayacağını ve kamu hizmetlerini olumsuz etkileyebileceğini belirterek, "Güvencesiz istihdama ve düşük ücretlere dayalı bu modellerden uzaklaşılmalı, kamu hizmetlerinin sürekliliği ve etkinliği gözetilmelidir. Ekonomik olarak hiçbir katkısı olmamasına rağmen tasarruf tedbirleri paketine dahil edilen bu modellerin yaygınlaştırılacağı düşüncesi, ciddi tartışmalara yol açabilir. Kamu hizmetlerinin asli ve sürekli devlet memurları ve diğer kamu görevlileri eliyle götürülmesi gerektiği Anayasa'nın 128. maddesine dayandırılmaktadır. Esnek ve kısmi zamanlı çalışma, kamu hizmetlerinin aksamasına da yol açacaktır. Özellikle güvencesiz istihdama ve düşük ücretlere dayalı kısmi ve esnek çalışma modellerinden uzaklaşılması, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde sunulması için gereklidir.'' şeklinde konuştu.
‘‘Kamu Görevlilerinin Kiralık Ev Sıkıntısı Maaşlarını Geçiyor!''
Son yıllarda ev kiralarındaki artışlar, büyükşehirlerde ve tatil beldelerinde çalışan kamu görevlileri için ciddi bir sorun haline geldi. Özlem Akarken konuyla ilgili, ev kiralarının kamu görevlilerinin maaşlarının üzerine çıktığını ve bu durumun çalışma koşullarını imkânsız hale getirdiğini vurgulayarak şunları belirtti;
"Emek ve alın terinin karşılığı, çalışanın hakları israf değildir. Dar ve sabit gelirle hayatta kalmaya çalışan kamu görevlilerine yönelik tasarruf tedbirlerinin yaratacağı sorunları göz önünde bulundurarak bu kararlardan vazgeçilmelidir. 669 sayılı KHK ile devredilen personelin özlük hakları, unvan, lojman, yeşil pasaport hakları gibi konular da kamu görevlileri için büyük önem taşımaktadır. Bu konuda açılan emsal davalar, hak kayıplarını önlemek adına önemli bir adım olarak görülmektedir. Sağlık Bakanlığı'nın bir gece de aldığı unvanları topluca geri vermesi, kamu zararını önlemek ve tasarruf sağlamak adına atılacak önemli bir adım olacaktır. Eğer tasarruf yapılacaksa toplu sözleşme ikramiyesinin kaldırılması gerekmektedir. Devletin kasasından ödenen bu miktarın kaldırılması, daha adil bir paylaşım sağlanması açısından önemlidir. Giyim yardımları ise ayni olarak yapılacaktır deniliyor. Usul ve esaslara göre yapılacak ihalelerle olumlu sonuçlar doğurabilir. Tasarruf yapılacaksa sözleşmeli yöneticiler değil liyakatle gelen yöneticiler olmalıdır. Yönetici konumunda olan kişiler kadro unvanına, eğitimine göre maaş ve makul adaletli olarak belirlenen maaş kalemleri içinde yer alacak makam tazminatı alarak tasarrufa katkı sağlanabilir.”