Halkın Arasında Olmayınca Onları CHP'li Zannediyor Olabilir

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İTO Başkanı Şekib Avdagiç'i ziyaretinin ardından, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, muhalefet partileri seçmenlerine yönelik, “Umutsuzluğa kapılmayın, alternatifsiz değilsiniz” sözlerini soran gazetecilere, “Seçmenimizle, çok umutlu sohbetler yapıyoruz. Beni, pazarda izlesin. Beni, sokakta esnafın arasında görsün. Çıkamadığı yerler bunlar. Halkın arasında olmayınca, kendi yakın çevresindeki insanların umutsuzluğunu görünce, onları da CHP'li zannediyor olabilir” yanıtını verdi.

FATİH / İSTANBUL

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç'i ziyaret etti. İmamoğlu ve Avdagiç, İTO'nun Eminönü'ndeki merkez binasında gerçekleşen buluşma sonrasında kameraların karşısına geçti. İTO'nun sektörün önemli bir bileşeni olduğunu belirten İmamoğlu, “İTO, İBB'yi bir yerel yönetim çatısı olarak gördüğümüzde, en önemli, en birinci sıradaki paydaşlarından birisi. Bu bağlamda biz, başından beri İBB kurumu çerçevesinde, bütün diyalog ve ilişkilerimizi çok prensipli, çok sistematik, çok kurumsal bir yapıya dönüştürerek, varsa bir kısım konular, bu konuları en hızlı haliyle nasıl çözebiliriz, bireysel katkılar değil, kurumsal akışla beraber bunu nasıl düzeyli ve düzenli hale getirebiliriz yolculuğunu tarifleme gayreti içerisinde olduk. Bunu yapabilirsek zaten yerel demokrasiyi, yerel işleyişi en güçlü şekle dönüştürmüş oluyoruz” dedi.

“UMARIM 31 MART'TA KENTİMİZİN İHANETE UĞRADIĞI DEĞİL; ÇOK DÜZGÜN İŞLERİN YAPILDIĞI BİR DÖNEMİ DAHA YAKALARIZ”

Bu anlamda görev süreleri boyunca İTO ve benzeri kurum, kuruluşlara sağlıklı ilişkiler kurduklarını kaydeden İmamoğlu, “Bütün bunları yaparken; İBB Başkanı, İTO Başkanı olarak her mevzuyla birebir ilgilenmek gibi bir duruma ihtiyaç duymadık. Çünkü, o kurumsal akışı sağladığınızda, sizin yol arkadaşlarınız, kurumlardaki temsilcileriniz bu süreci en liyakatli, en düzgün şekliyle yürütebiliyorlar” diye konuştu. Sözü 31 Mart 2024'te yapılacak yerel seçimlere getiren İmamoğlu, şunları söyledi:

“Biz; yerel demokrasiyi, yerel akışı, kamudaki yönetim ahlakını, yönetim düzenini daha ileriye taşıma adına da ‘İstanbul modeli' diye tariflediğimiz yerel yönetim tutkumuzu ve çalışma düzenimizi daha yukarılara taşıma adına da önemli bir tarih olarak görüyoruz. 31 Mart'ta biz, sadece yeni bir beş yıla talip değiliz; aynı zamanda daha güçlü bir demokrasiye, daha güçlü bir yerel yönetim dönemine, daha üretken, daha icraatçı, daha dayanışmacı, daha dayanıklı bir kent var etme noktasındaki sürecin tespiti veya tercihi günü olarak görüyoruz. Bu kapsamda da bu düşüncelerimizi elbette Sayın Başkan'a ve heyetine de aktardık. Umut ederiz 31 Mart, İstanbul halkının, 16 milyon insanımızın, dünyanın göz bebeği kentimizin korunduğu, muhafaza edildiği, hırpalandığı değil geliştiği, ihanete uğradığı değil, çok düzgün işlerin yapıldığı bir dönemi daha yakalarız. Bu kapsamda biz, hazırlıklı olduğumuzu kendileriyle paylaştık.”

AVDAGİÇ: “31 MART'TA YAPILACAK SEÇİMLER İSTANBUL'UMUZ İÇİN HAYIRLARA VESİLE OLSUN”

Avdagiç de İmamoğlu'nun ziyaretinden duyduğu memnuniyeti, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nu İstanbul Ticaret Odası'nda misafir etmekten mutlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum. İstanbul iş dünyası olarak beklentilerimizi ve hedeflerimizi kendileri ile paylaşma imkanı bulduk. 31 Mart'ta yapılacak seçimlerin İstanbul'umuz için hayırlara vesile olmasını diliyorum" sözleriyle dile getirdi.

GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI

İmamoğlu, İTO çıkışında da gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Gazetecilerin soruları ve İmamoğlu'nun bu sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu:

- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, pazar günü İstanbul'daydı. Proje ve aday tanıtım toplantısına katıldı. Orada sizi hedef alan çok sert açıklamaları oldu. “Eli genel merkezde, gözü başka mevkilerde, boş zamanlarda. İstanbul'da olan biri İstanbul'u yönetemez” dedi. Kısa bir süre önce cumhurbaşkanlığı seçiminde de size, aday olmanız için kamuoyu önünde çağrı yapmıştı. Oradan buraya nasıl gelindi? Nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Ben, açıkçası bu seçim döneminde çoklu bir rakiple karşı karşıyayım. İstanbul'da rakibimiz olan birçok arkadaşımıza, birçok hemşehrimize ya da siyasi parti temsilcisine ya da onları temsilen yapılan bir takım siyasi müzakerelerde, konuşmalarda, şahsıma dönük tutarlı-tutarsız, yalan-yanlış, eksik-fazla; adı her neyse, yorumlar yapılacaktır. Bu yapılan yorumları, ben hiç muhatap almayacağım. Ama hani İstanbul'a dair bir proje ya da İstanbul'da yaptığımız bir işe dönük bir tarif olur ise, bu kapsamda elbette cevabını veririm. Ama söylenen siyasi, muğlak, geçerliliği olmayan birtakım tariflere asla muhatap olmayacağım. Bunun ismi A,B partisi ya da A,B partisinin lideri… Benim için fark etmiyor. Benim işim, şu anda İstanbul seçimine dair, 16 milyon insanımıza geçtiğimiz beş yılın hesabını vermek; önümüzdeki beş yılla ilgili de tasarruflarımızı ve tasarımlarımızı aktararak en güçlü şekilde, demokratik bir zeminde, tarihi oy rekoru kırarak, inşallah tekrar seçilebilmek. Tek yolculuğum bu.”

KURUM'A “DON KİŞOT” YANITI: “SAYIN BAKAN, BÜYÜK BİR ŞOK İÇERİSİNDE. HER GÜN YENİ BİR ÇEVRE TRAJEDİSİYLE KARŞI KARŞIYA”

- Hafta sonu Murat Kurum'un açıklamaları çok dikkat çekti. İBB yönetimini “Don Kişot”a benzetti? “Gerçek sorunlarla ilgilenmiyorlar, hayali sorunlarla kavga ediyorlar. Büyük kahramanlık gösterdiklerini zannedip, yel değirmenleriyle savaşıyorlar” dedi. Bu benzetmeye nasıl bir yorum yapacaksınız?

“Sayın Bakan, tabii büyük bir şok içerisinde. Her gün yeni bir çevre trajedisiyle karşı karşıya. Yarattığı problemler ve sebep olduğu birtakım sorunlu haller, insanları mutsuz ettiği projeler… Birçok konunun yarattığı travmayla, ‘Ekrem İmamoğlu'na nasıl bir söz söylesem de o sözün şokuyla beraber bir fayda sağlasam' çabası içerisinde. Sayın Bakan'ı yakinen de tanırım. Bu tarz sözler edebilecek bir usul, üslubu da yoktur. Ama her seçimde karşımıza bu tarz, yeni bir kimliğe bürünmüş kişilikler de görüyorum. Bence bu heyecana kapılmamasını, yeterlilik içerisinde, İstanbul'a dair işlerini anlatmasını tavsiye ederim. Zira; 650 bin konut vesaire gibi, asla yapılamayacak, asla olamayacak ve olmaması gereken, yaptığı açıklamalarla, ‘Ekrem İmamoğlu ve ekibinin ortaya koyduğu başarılı süreci nasıl geride bırakırım' diyerek, tarihe en kötü vaatler dizilişi olarak çıkacak süreçleri tarifliyor. Tabii benim için kötü bir şey değil bu yaptıkları, ama yine de üzülüyorum. Keşke daha nitelikli, daha kaliteli bir kampanya yürütebilse, biz de bir şeyler alabilsek. Zira benim açıkladığım her proje, İstanbul için ortaya koyduğumuz her bakış açısını onlar sahiplenebilirler, allandıra ballandıra anlatabilirler. Çünkü biz, zaten İstanbul için alındıra ballandıra anlatılacak projeler yaptık; yapmaya devam ediyoruz. Bu bakış açısına, kendisini tavsiyeyle davet ediyorum.”

ERDOĞAN'A “DOĞALGAZ” YANITI: “YÖRE YÖRE İNSANLARI ŞOK EDİYOR”

- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daha önce Hatay'da, geçtiğimiz günlerde de Ordu'da benzer şekilde dile getirdiği, ‘Biz yoksak, doğalgaz yok' sözleri… Yerel yönetimlerle merkezi yönetimin aynı partiden olmaması, el ele olmamaları durumunda hizmet gelmeyeceğine dair yorumlamalar… Bunların seçmen üzerindeki etkisi nasıl olur? Bu, hizmet bekleyen seçmene etki eder mi?

“Sayın Cumhurbaşkanı, açıkçası öyle açıklamalar yapıyor ki; yöre yöre insanları şok ediyor. Öylesine şok ediyor ki; gördüğüm kadarıyla tarihinde ilk kez bu kadar düşük kalabalıkla Karadeniz gezisi yaptı. Gerçekten bence oturup, birileri var mıdır çevresinde bilmiyorum ama, yaptığı mitinglerin arka planını ya da sonrasında çekilen fotoğrafları, videoları izlesin. Bu söylediği, bence kötü tariflerin, kötülükçü cümlelerin karşılığını, milletin ona nasıl tepki olarak gösterdiğini görsün. Bu milleti oy alma döneminde, seçime giderken tehditle, yani ‘Oy verirseniz doğalgaz getiririm' ya da deprem bölgesindeki o mağdur insanlarımıza, ‘Oy vermediniz, yerel yönetim başka partiden de onun için hizmet gelmedi' diyecek kadar vicdanları sızlatacak birtakım yorumları yapıyor ise, insanları tehdit ediyor ise, düşünün ki; eğer bu seçimde kazanır ise, ondan sonra hangi tehditkar süreçleri ve milletimiz adına yapar? Ki yorumlar yapılmaya başlandı. Seçimden sonra gelecek zamları, yükselecek enflasyonu, doğalgaz vesaire gibi faturaların nasıl büyüyeceğini… Bıraksın doğalgaz taşımayı. İnsanlar şimdiden o tedirginliği yaşıyorlar. Kaldı ki, yıllardır Ordu'yu yöneten kendileriydi zaten. Niye getirmediler yani? Neyin tehdidini yapıyorlar? Şaka gibi. Ama İstanbul'da başta olmak üzere, bütün Türkiye'de milleti tehdit eden, milletin efendisi olduğunu düşünen bu tarz söylemlere, milletin efendi olduğunu, tehdide karşı da ciddi bir demokrasi dersini, aynen 2019, 23 Haziran'da verdiği gibi, 31 Mart'ta da vereceğini düşünüyorum. Öyle bir ders verecek ki; kalan iktidar sürelerinde daha fazla çalışmalarına sebep olacak. Millet, 31 Mart'ta demokrasi tokadı atacak sandıklarda. Onlar da çalışmak zorunda kalacaklar. Gerçek işlerine, enflasyonla mücadeleye, yoksullukla mücadeleye, perişan ettikleri emeklilerin hallerini iyileştirme konusundaki mücadeleye geri dönüş yapacaklar. Ben buradan milletimizi, özellikle AK Parti'ye oy veren hemşehrilerimi bu vesileyle uyarmış olayım.”

“MUHARREM İNCE” SORUSUNA YANIT:

“HAYIRLISI OLSUN. NE DİYEYİM?”

- Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP seçmenine, yine aynı zamanda muhalefetin diğer seçmenlerine seslendi, “Umutsuzluğa kapılmayın. Alternatifsiz değilsiniz” dedi. Bu paylaşımları gördünüz mü? Diğer seçmenlerin umutsuzluğa düştüğünü söylüyor kendisi.

“Seçmenimizle, çok umutlu sohbetler yapıyoruz. Beni, pazarda izlesin. Beni, sokakta esnafın arasında görsün. Çıkamadığı yerler bunlar. Halkın arasında olmayınca, kendi yakın çevresindeki insanların umutsuzluğunu görünce, onları da CHP'li zannediyor olabilir.”

- 2 ay önce, Muharrem İnce'yle bir konuşmanız olmuştu. Muharrem İnce, size, “Senin kaybetmen, Cumhuriyetçilerin moralini bozar. Senin o eli koruman lazım. Ben senin için ne yapabilirim” demişti. O açıklamanın ardından İstanbul'da, karşınıza Berk Hacıgüzeller'i aday olarak çıkardı. Siz bu adaylığı nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Hayırlısı olsun. Ne diyeyim.”

Bulten

Bakmadan Geçme