Eğitim Bir-Sen'de Söylemez güven tazeledi

Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen) Malatya 1 Nolu Şube Başkanlığı 7. Olağan Genel Kurulu yapıldı. Olağan Kongrede Hüseyin Söylemez tekrardan Malatya Eğitim Birsen Şube başkanı seçildi.

Eğitim Bir-Sen'de Söylemez güven tazeledi

Eğitim-Bir-Sen Şube Kongremizi, sendikamızın kuruluşundan beri benlik ve kimlik olarak içselleştirdiği manevî değerler, ahlaki ilkeler, taze heyecanlar, yenilenen duygularla, bize yaraşır demokratik olgunlukla, katkı ve katılım coşkusuyla yapıyoruz. 
Bizim kongrelerimiz, daha iyisini yapmanın, daha güzel olana ulaşmanın, daha doğruyu birlikte başarmanın, iyi niyetli, cesur, samimi arayışların, birlikte bulmanın, birlikte var, birlikte güçlü olmanın buluşmasıdır. Kökleri medeniyet ve kültürümüzün derinliklerine uzanarak beslenen, dalları özgürlüğün göğüne uzayan Eğitim-Bir-Sen, üyemiz için emek, ekmek, temel hak ve özgürlük mücadelesi olmasının yanı sıra, yerelden evrensele doğru kötülükleri eliyle düzelten, sözüyle müdahale eden, hiç olmazsa kalbiyle buğzeden bir dayanışma hareketidir. Bu topraklarda vücut bularak yeryüzünün bütün iklimlerine umut, ilham, örnek olup yayılan bir bilinç ve vicdan hareketidir. Bu köklü, ilkeli, inançlı hareket, bu büyük entelektüel birikim, aklını istişareyle oluşturmakla, yolunu, yöntemini danışarak, konuşarak belirlemekle daha bir önem kazanmaktadır. Bu yönüyle tam bir demokrasi şöleni olan kongrelerimiz, en yaygın, en verimli istişare zeminleri, imkânları olmuştur. Bu münasebetle her birinizi tekrar selamlar, kongremizin hayırlara vesile olmasını dilerim. 
Medeniyet değerlerimize, irfan kaynaklarımıza, hayat ve dünya görüşümüze uygun olarak konuşup anlaşarak, birleşip güçlenerek ortak bakış ve duruş belirledikten sonra, yaşadığımız zaman ve coğrafyalara, birlikte yaşadığımız insanlara karşı sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirme yolunda yürüyüşümüzü hiçbir engelleme durduramadı. Tersine kimi karanlık, ideolojik hesaplarıyla hareketimizi engellemeye çalışanlar, evvela eğitim çalışanlarının, daha geniş satıhta milletimizin vicdanında mahkûm oldular. Meşru dayanakları da gerekçeleri de kalmadı. Geçmişlerinde eğitime ve eğitim çalışanlarına hiçbir hayrı dokunmadığı gibi, hak ve hukuk gasplarıyla eğitim üzerinden milletimizi hizaya sokmaya çalışan zorbalar, bugün miadı dolmuş ayak oyunlarından da bir sonuç alamayacaklardır. Başta sosyal medya olmak üzere birçok mecrada akıl çelmek, suyu bulandırmak, hedef saptırmak, beklentileri istismar etmek, zihin vurgunculuğu yapmak, Eğitim-Bir-Sen’i kötüleyerek gözden düşürmeye çalışmak gibi sefil, dil, tutum ve yöntemi sendikacılık sayanlar, eğitim çalışanlarının akıl ve olgunluğuyla, milletimizin basiret ve ferasetiyle alay etme vahametinin bedelini ağır ödeyeceklerdir. 
Yasakçıların önümüze çıkardıkları bariyerler, inançlı kararlılığımızın, kararlı eylemlerimizin karşısında tuz buz oldu. Türkiye’nin açık talihini, aydınlık tarihini sözüm ona ‘bin yıl’ ipotek koyarak teslim almak isteyen darbeci odaklar, bizim kalbimizde, ruhumuzda parlayan meşalenin aydınlığı ile kendi karanlıklarına mahkûm oldular. Çünkü Eğitim-Bir-Sen bu topraklara, bu topraklardan yayılarak dünyanın vicdanına yön veren hak ve özgürlük mücadelesinin adresidir. Hak ve özgürlük mücadelemiz, ilim ve irfan kaynaklarımızla basiretli, kararlılığıyla cesaretlidir. Haksızlık ve zulme karşı mücadele, örgütlü cesur iyilerle kazanılmaktadır. 
Eğitim-Bir-Sen, kurulduğu günden bu yana, 30 yıllık geçmişe sahip bir örgüt olarak cehalete karşı bilgiden yana,  haksızlıklara karşı hukuktan yana, zulme karşı adaletten yana, vesayete karşı özgürlükten yana ilkeli, ahlaklı duruşuyla demokrasinin, millî iradenin teminatı olmuştur. Dün aklımıza, irademize, başta eğitim hakkı olmak üzere temel tercihlerimize, yaşama tarzımıza balans ayarı yapma vandallığıyla müdahale edenler, yanlarına sivil kuruluş veya sendika görünümlü oluşumları da alarak zulümlerinin bin yıl süreceğini sandılar. 
Halka karşı tertiplenip millete efelenen bu sefil güruh, adeta işgalci güçler gibi davranarak katsayı engelleri, sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim, başörtüsü yasakları, kılık ve kıyafet zorlamaları ile belirginleşen yıldırmalarla Türkiye’nin tarihle, tarihiyle buluşma yürüyüşünü engelleme hezeyanı içine girdiler. 
Eğitim-Bir-Sen olarak, baskıya, ihanete, teslimiyetçiliğe bu topraklarda binyıldır kökleşmiş izanın, irfanın, imanın cesareti, direnciyle karşı koyduk. Millet iradesinin yanında vesayetin karşısında olduk. Çok kısa zamanda ülkemizde normalleşme adımları atıldı. İnanç, düşünce ve yaşayış özgürlüğü başörtü yasağının kalkması üzerinden genelleşti. Sekiz yıllık zorunlu eğitim zulmüne de, katsayı engellemelerine de son verildi. 
Sendikal mücadelede büyük kazanımlar elde ettik; ulusal ve küresel ölçekte büyük atılımlar, sıçramalar gerçekleştirdik. Üzerimize karabasan gibi çökmüş yasakların kâbusa dönüşmüş yasakçı duvarlarını gümbür gümbür, blok blok yıktık. Bugün 6. Dönem Toplu Sözleşme ile elde edilen haklarla sendikal faaliyetler yeni ve ileri bir mesafe kazanmıştır. 3600 ek göstergenin alınması, beklentileri karşılamaktan uzak olmasına rağmen, önümüzdeki dönemde iyileştirilmesi için çaba harcayacağımız Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkması, sözleşmeli personele kadro verilmesi ve bütün bunların Yetkili Sendika olarak Eğitim Bir Sen'in hükümet ile ortak çalışma sonucu yapılması, sadece ülkemiz için değil bütün dünya sendikacılığı adına da tarihî nitelikte kazanımlardır. 
Üniversite idari personelinin merkezî yer değişikliği konusunda çalışma yapılmasının karara bağlanması, mesleki eğitim koordinatörlük görevlerindeki ek ders saat sınırlamasının kaldırılması, öğretim görevlisi kadrolarında bulunan akademisyenlere geliştirme ödeneğinin yüzde 60 oranında ödenmesi, memur ve hizmetlilerin DYK ücretlerinde artış sağlanması, geliştirme ödeneğinin 2022 ve 2023 yıllarında da devamının sağlanması, 1 Ocak ve 1 Mayıs günlerinde ödenmeyen ek ders ücretinin ödenmesi, toplu sözleşme ikramiyesinin 400 TL’ye çıkartılması, sözleşmeli personelin kadro sorununun karara bağlanması ve 2022 yılında çözülecek olması, halk eğitim merkezleri ve olgunlaşma enstitülerinde haftada üç saat nöbet ücreti ödenmesi, müdür ve müdür başyardımcılarının, öğretmenevi yöneticilerinin, rehber öğretmenlerin ek ders ücretlerinde artış sağlanması gibi, birçok sorunun çözüme kavuşturulmasında, pek çok konunun kazanıma dönüştürülmesinde mücadelemiz, girişimlerimiz, katkımız vardır. 
Yeni müfredat programları ile eğitimin vesayetçi karakterinden arındırılıp demokratikleştirilmesinde, okullara Kur’an ve Siyer derslerinin konmasında, öğretmene ve öğretmenlik mesleğine saygınlık kazandırılmasında sendika olarak bizim etkimiz, katkımız vardır. Türkiye’nin normalleşmesinde, sivilleşmesinde, haksızlıkların, mağduriyetlerin giderilmesinde bir sivil toplum kuruluşu olarak büyük emeğimiz, mücadelemiz; kamu görevlileri adına temin edilen kazanımların altında imzamız vardır. Bu kararlılığı gösteren eğitim çalışanlarının, yeni Türkiye’nin yolunu açan, ufkunu aydınlatan kahraman, bilge öncüleri sizlersiniz. Sizleri, güzide teşkilatımızın seçkin mensuplarını can-ı gönülden kutluyorum. 
İlkeleriyle var olan, idealleriyle yol alan, sorunlardan beslenmek yerine çözümler göstererek güçlenen, diğerlerine göre değil, değerlerine göre sendikacılık yapan vasfımızı gören eğitim çalışanları, bizi kalbi ve fiili teveccühleriyle bağrına bastı, büyüttü. 30 yıl önce fikirden aksiyona, birlikten sendikaya, birlerden yüz binlere doğru büyüyen sendikamız, bugün genel yetkiden zirveye, zirveden yeni ufuklara, yeni ufuklardan yeni umutlara, yerelden evrensele sürdürdüğü hak ve özgürlük mücadelesinin 30. yılını iftiharla idrak etmektedir. Soylu mücadelemizin her anında emek, alın ve akıl teri vardır. Sendikal alan ve imkânların yasal zeminde genişlemesiyle birlikte hayat standartlarının yükselmesinden önce vesayete teslim olmayan bir milletin onurlu bireyleri olarak yaşamak, en büyük kazancımızdır. Bugünleri inanmanın gücü, birlikte yol almanın kudretiyle gördük, Türkiye’nin en büyük ve en güçlü sendikası olduk. 
Bizi bugünlere taşıyan en önemli etken insan odaklı, hizmet odaklı, çözüm odaklı sendikacılık anlayışımızdır. Bu topraklara olan aidiyetimiz, el ele vererek sorunların çözümü için dayanışma içinde olmamızdır. Bir hak varsa onu almak, çiğnenmiş bir hukuk varsa o mağduriyeti gidermek, eğitim çalışanlarının alın terinin karşılık bulması için mücadele etmek insanlığın faydasına olan her işte rol üstlenmektir. Eğitim-Bir-Sen, Türkiye’nin uyanık, cesur bilincinin kalesidir. Biz birlikte var, birlikte güçlüyüz. Bizi var eden gerçeklik bütün yerli, millî unsur ve kuvvetleriyle Türkiye’nin gerçekliğidir. Bizim amacımız, idealimiz, gücümüz, sesimiz, şarkımız, şiirimiz, destanımız, hayalimiz, gerçeğimiz Türkiye’dir. 

Değerli dava arkadaşlarım,
İçinden geçtiğimiz zaman ve türlü sıkıntılarıyla yaşadığımız dünya, daha çok birlikte duymamızı, düşünmemizi, dayanışmamızı zorunlu kılmaktadır. Biz bu ilke ve hassasiyetleri gözeterek Türkiye’nin en büyük, en güçlü sendikası, sivil toplum örgütü olduk. Bilinmelidir ki, bizi büyük ve güçlü kılan ilke ve değerlerden verilen her taviz, bizi küçültür. Birlikte var ve güçlü olduğumuz zemine hasar vererek bir yarar uman hiç kimse amacına ulaşamaz, ulaşamadı. Bu birlikte var olmanın, mücadele etmenin ruhuna da, anlamına da aykırıdır. Eğitim-Bir-Sen hepimizin üst kimliği, ortak hafızası, ortak tecrübesi, ortak fedakârlığı, ortak rüyasıdır, idealidir. Eğitim-Bir-Sen bizimle, biz Eğitim-Bir-Sen’le var olduk, var olacağız. Hep beraber Türkiye olduk. Biz birlikte güçlüysek Eğitim-Bir-Sen, sensiz olmaz. Eğer birlikte varsak Eğitim-Bir-Sen sensiz eksik kalır. 
Bu büyük ailenin kuruluşunda ve bugünlere gelmesinde emeği geçen, milletin istikbali ve Allah’ın rızasından başka bir şey gözetmeyen azimli, sabırlı, vefakâr, fedakâr dostlarımızdan Allah razı olsun. Başta kurucu genel başkanımız Mehmet Akif İnan olmak üzere hakkın rahmetine kavuşan başkanlarımıza ve mensuplarımıza Allah rahmet etsin, mekânları cennet olsun. 
Sendikal yürüyüşümüz, gerçek anlamda bir kardeşlik; birlik, beraberlik ve dayanışma yürüyüşüdür. Yürüyüşümüz, yıkma, bölme, parçalama, itme, ötekileştirme değil, birleştirme, kucaklama yürüyüşüdür. Yürüyüşümüz, yapma, onarma, köprüler kurma, gönül alma, sevme, güvenme, kardeş olma, kardeş bulma, kardeş kalma yürüyüşüdür. Yürüyüşümüzün ufku bütün bir medeniyet coğrafyamızı, giderek bütün dünyayı sarmalıdır, sarmak zorundadır. 
Eğitim-Bir-Sen olarak, sahip olduğumuz misyon ve aidiyetimiz gereği eğitim çalışanlarına, milletimize, ümmete ve tüm insanlığa karşı içimizde, omzumuzda ağır, asil bir sorumluluk hissediyoruz. Gördüklerimiz, duyduklarımız, yaşadıklarımız sebebiyle, elimizin, dilimizin, gözümüzün, kalbimizin, özetle fert fert veya millet olarak bütün bir varlığımızın sorumlu olduğuna, sorumlu olacağına inanıyoruz. 
İşte yüreğinde bütün yeryüzü mazlumlarının hüznünü taşıyan sizler, siz dostlarımız, yolumuzun uzun, yükümüzün ağır olduğunu da biliyoruz. Aynı şekilde her birimizin en az ülkemiz kadar geniş yüreğinden, yeryüzünün bütün ufuklarına umudun ışığı yayılıyor.
Bu ışıkla yürüdüğünüzü, yani kalbinizin aydınlattığı yoldan, yürüdüğünüzü de biliyor, görüyorum. 

İlkelerimiz doğrultusunda kardeşlik hukukunu koruyarak yürütmeye çalıştığımız seçim sürecimizi bugün Kongremiz ile taçlandırdık.
Olgun süreçten dolayı herbir kardeşime ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Kongremiz hayırlı, yürüyüşümüz kutlu olsun.