Doğan Türkiye'nin Asıl Meselesi Geçim Derdidir
Doğan Türkiye'nin Asıl Meselesi Geçim Derdidir
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mesut Doğan, gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mesut Doğan, gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mesut Doğan, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Kıymetli basın mensupları…
Ekranları başında bizi izleyen aziz kardeşlerim, hepinizi saygı sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
Bugün 9 Nisan Cuma bu vesileyle tüm İslam aleminin cumasını tebrik ediyorum.
Niyazımız tüm insanlığın ve ülkemizin yaşadığı sorunların çözülmesi.
Yaşanabilir bir Türkiye ve Yeni bir dünyanın inşa edilmesidir.
Geçim derdinde olan milletimizin bu derdinin çözülmesi, insanımızın tenceresinin kaynaması en büyük temennimizdir.
Milletimiz Bunalmış Durumda Meselemiz Geçim
Kıymetli arkadaşlar…
Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu sorunlar devasa boyutlara ulaşmıştır. Bakınız toplumsal bir infialle karşı karşıyayız.
Bu durum karşısında ise en büyük sorunumuz konuşulması gerekenlerin, konuşulamamasıdır. Ekranlara bir bakın bu milletin derdinden ne kadar kopuk olduklarını göreceksiniz, İktidarında sorunlar karşısında genellikle iki tür yaklaşım sergilediğine şahit oluyoruz.
Bir sorunu görmemezlikten gelmek ki dünyada hiçbir sorun görmemezlikten gelindiği için yok olmaz.
İki adam değiştirmek ki zihniyeti değiştirmedikten sonra günde on bakan yüz kurum başkanı değiştirilse bile sorunlar çözülmez.
Milletin derdi açık.
İnsanımız geçinemiyor! İnsanımız geçim sıkıntısı çekiyor.
Bunun neticesinde; Kovid 19 sürecinden önce zaten kötü durumda ve kırılgan bir halde olan ekonomimiz bir yılı aşkındır içinde bulunduğumuz koronavirüs salgını sebebiyle içinden çıkılmaz bir hal almıştır.
Bu noktada sizinle toplumsal olarak içinde bulunduğumuz durumun tam manasıyla anlaşılabilmesi için bazı rakamları paylaşmak istiyorum.
Bakınız;
2020 yılında yapılan bir araştırmada Türkiye’de insanımızın yaklaşık dörtte birinin (%25,8) yaşadıkları hayattan doyum almadıklarını ve mutlu olmadıklarını gösterirken, yaklaşık üçte birinin de (%31,1) gelecekten umutlu olmadıklarını göstermiştir
DSÖ'nün 2019 yılında yayınladığı Dünya Ruh Sağlığı Raporunda, Türkiye'de depresyon sorunu yaşayanların oranının %4,5 (yaklaşık 3,5 milyon kişi) olduğu belirtilmiştir. Bununla paralel olarak, yapılan çalışmalar Türkiye'de antidepresan kullanım oranlarında son 10 yılda %50'lik bir artış olduğundan bahsetmektedir.
Depresyon ve kaygı bozuklukları başta olmak üzere, tüm psikiyatrik rahatsızlıkları en çok etkileyen iki sosyal faktörün; geleceğe duyulan güvensizlik ve ekonomik refah bozukluğu olduğu görülmektedir.
Geleceğe duyulan güven ve ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyi ise birbirinden ayrı düşünülemez.
Şimdi sizlere sormak istiyorum? Kovid 19 sürecinde işsiz kalan, evine ekmek götüremeyen garson kardeşimiz nasıl depresyona girmesin. Kepengini indiren esnaf kardeşimiz nasıl bunalmasın. Çekini ve senedini ödeyemeyen iş adamının psikolojisi nasıl bozulmasın. Bu rakamlar kovid 19 öncesine ait rakamlar şu an daha da vahim bir tablo ile karşı karşıyayız.
Bu sebeple ruh sağlığının kötü olması durumunun kendisinin değil, ruh sağlığını bozan sebepleri ve belirleyicileri hedef alıp eğitim, istihdam, refah seviyesi gibi alanlarda doğrudan ya da destekleyici müdahaleler sunulması gerekmektedir.
Kapanma Olacaksa Önce Destek Paketi Açıklanmalıdır
Türkiye’de koronavirüs vaka sayısında adeta bir patlama yaşıyoruz.
Günlük vakada Avrupa’da 1. Dünyada 2.sıradayız. Kim bunun sorumlusu?
Kural koyucuların kurala uymaması değil mi? Yetkililerin sorumsuz davranışları değil mi? O halde bu tablonun müsebbipleri bu millete hesap vermek zorundadır.
Sn. Cumhurbaşkanı Ramazan ayında bu milleti dinlendireceğiz diyor, gösteriyor ki bir kapanma durumu söz konusu olacak.
Elbette biz milletimizin sağlığı için atılacak her adımı destekleriz fakat bu adım atılmadan önce siz kepengini kapattığınız esnafa, işini kaybeden işçiye destek paketini açıklamazsanız bunun da sonuna kadar karşısında olacağımızı bilmenizi istiyoruz.
Türkiye’nin İki Fotoğrafı
Burada huzurlarınızda ülkemize dair iki fotoğrafı rakamlarla size sunmak istiyorum.
Bakınız; ülkemizde 2002 yılında dolar 1.67 liraydı bugün dolar 8.17 lira civarı, yani tl dolar karşısında 6,5tl değer kaybetti. peki bizim dış borcumuz ne kadar 450 milyar dolar
Ben bu rakamı niçin verdim? Şu vahim gerçeği ortaya koymak için; Türkiye’nin 19 yılda dolar karşısındaki değer kaybından ortaya çıkan dış borçtaki kaybı 2.925 trilyon dolar etmektedir.
İkinci fotoğrafımız ise strateji ve bütçe başkanlığı rakamlarına göre 2003-2021 yılları arasında faize ödenen miktar; ne kadar biliyor musunuz? 1 trilyon 160 milyar. Yolsuzluğu, israfı, rantı gündeme almıyorum bile sadece bu iki kalemde ülkemizin 19 yılda boşa giden parası 4.1 trilyon lira civarına tekabül ediyor.
Bu ne demek? Türkiye’de bu miktar bir para ile en az 20 milyon konut yapılması demek, 81 İl 973 ilçenin tüm yaşam alanlarının yeniden inşası demek, yani Türkiye’nin baştan sona inşa edilmesi demek,
Aynı zamanda 10 milyon insanın çalışacağı fabrikalar demek, Ama faiz lobisi ile mücadele ettiklerini söyleyenler, milletin geçim derdini görmeyenler yetimin hakkını faiz lobilerine talan ettirdiler.
Şimdi soruyorum, Ülkemizin bu vahim durumunu 104 tane kendini bilmez, düşüncesizin atmış olduğu adım örtebilir mi?
Şu net bir biçimde bilinmeli; Türkiye’nin asıl meselesi, konuşulması gereken ana sorunu geçim derdidir. Bu nedenle Saadet partisi olarak herkesi davet ettiğimiz ittifak Geçim ittifakıdır.
Unutulmamalıdır ki;
Akıl, ne halde olduğumuzu görmektir.
Akıl, neden bu halde olduğumuzu sormaktır.
Akıl, bu halden nasıl çıkacağımızı bilmektir.
Akıl, atacağımız her adımın sonunu düşünmektir."
Hibya Haber Ajansı