2023-2024 Akademik Yılı Acılış Programı Gerçekleştirildi
2023-2024 Akademik Yılı Açılış Toreni, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Zorlu Töre'nin teşrifleri ve verdiği ilk ders ile gerçekleştirildi.
Program saygı duruşu, istiklal marşı, üniversitemiz tanıtım filmi, 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden personel ve öğrencilerimiz için hazırlanan sinevizyon, Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Müzik Bölümü öğretim üyeleri piyanoda Dr. Öğr. Üyesi Olcay Korkmaz , kemanda Dr. Öğr. Üyesi Tuna Taşdemir’in sunduğu müzik dinletisi ile başladı.
Dinleti sonrası açılış konuşması yapan Rektörümüz Prof. Recep Bentli: “Üniversitemizin 2023-2024 akademik yılı açılış törenine hoş geldiniz diyor hepinizi muhabbetle ve saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle, aramızda olan Sn. Başkanımıza teveccüh buyurarak verecekleri açılış dersi için şükranlarımı sunarım.” diyerek sözlerine başladı.
Rektör Prof. Dr. Recep Bentli konuşmasına: “Sayın Başkanım, Değerli Misafirler, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin; küresel politikalarda ve ekonomide olduğu gibi, eğitim ve kültürel alanlarda belirleyici bir aktör olduğu bütün devletler tarafından sarih bir şekilde görülmekte ve bilinmektedir. Malatya Turgut Özal Üniversitesi olarak bizler de üzerimize düşeni aklın ve bilimin ışığında yerine getirmek üzere yoğun bir çaba sarf etmekteyiz.
Bilindiği üzere üniversiteler bir yandan eğitim öğretim faaliyetlerini yürütürken, diğer taraftan AR-GE çalışmalarıyla ürettiği bilgiyi toplumun faydasına sunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında üniversiteler, yerel ve evrensel boyutta toplumsal gelişimin ve ekonomik kalkınmanın lokomotifi olma misyonunu da üstlenmişlerdir. Malatya Turgut Özal Üniversitesi olarak insanı merkeze alan, değişime açık, ortak aklı önceleyen bir üniversite modeli olmayı hedeflemekteyiz.” şeklinde devam etti.
Bentli: “Öğrenme ve eğitilme ihtiyacının farkında olarak bu tecessüsü bilgiye, beceriye, inovasyona, doğruya ve faydalıya yönlendireceğiz. Bu bağlamda üniversitelerin akademik kadroları, çalışmalarını yürütebileceği her türlü imkana sahip olmalıdır. Göreve geldikten sonra özellikle uygulama alanlarıyla ilgili önemli çalışmalar yaptık. Bu çalışmalarımız hem tespit hem de temin noktalarında yoğun şekilde devam etmektedir. Öte yandan üniversite-sanayi iş birliğinin geliştirilmesi için Malatya TEKNOKENT içerisinde yer almak üzere ortaklık çalışmalarımızı tamamladık. Böylelikle üretilen bilginin ürüne dönüştürülmesi ve toplumun yararına sunulması yolunda hızlı adımlar atmayı planlıyoruz. Yeni akademik yıldaki en önemli hedeflerimizden bir diğeri ise disiplinler arası eşgüdümü tesis etmektir. Bunun için, farklı bilim alanlarındaki akademisyenlerimizin bir araya gelmesi ve çok disiplinli çalışmalar yapması adına tüm kaynaklarımızı seferber edeceğiz. .” dedi.
Bentli konuşmasına: “6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremler, Malatya’mızı da yoğun bir şekilde etkiledi. Vatandaşlarımızın; barınma sorunlarıyla beraber yiyecek, giyecek ve hijyen gibi ihtiyaçlarına elimizden geldiğince yanıt vermeye çalıştık. Bu süreçte bizleri ziyaret ederek moral veren, halkımızın ihtiyaçları için her türlü desteği sağlayan kamu kurumlarımıza, üniversitelerimize, sivil toplum kuruluşlarına, yurt içi ve yurt dışı paydaşlarımıza teşekkürlerimi sunarım. Depremden etkilenen personelimizin barınma sorunları için öncelikle Battalgazi Kampüsümüzde konteynerler hazırlanarak hizmete sunuldu. Daha kapsamlı barınmalar için Valiliğimiz tarafından yaptırılan 1+1 yapıların önemli bir kısmı Üniversitemiz personeline tahsis edildi. Bize bu imkânı sağlayan önceki valimiz Hulusi Şahin’e ve Sayın Valimiz Ersin Yazıcı’ya şükranlarımı sunarım. Ayrıca Battalgazi Merkez Kampüsümüzde yer alan eğitim ve idare binaları ile ilçelerde bulunan meslek yüksek okullarının bakım, onarım ve güçlendirme işleri ivedilikle tamamlandı.” şeklinde devam etti.
Rektör Bentli konuşmasını ; “Üniversitemiz Ziraat Fakültesi ve 8 ilçede yer alan meslek yüksekokullarıyla çıktığı eğitim öğretim yolculuğuna, kuruluşundan bu yana geçen 5 yıllık süreçte 8 farklı yerleşkede 1 Enstitü, 6 Fakülte, 9 Meslek Yüksekokulu, 2 Yüksekokulla devam etmektedir. Bunların yanı sıra her biri belirli ve özellikli alanlara yönlendirilmiş 10 Araştırma ve Uygulama Merkezimiz bulunmaktadır. 2023-2024 Eğitim-Öğretim yılı güz yarıyılında Fakültelerimiz ve Yeşilyurt Meslek Yüksekokulumuz bünyesinde 24 yeni bölüm ve program açılmıştır. Yeni programlarımız, çağın gereksinimlerine uyum sağlamak ve öğrencilerimizi daha iyi bir geleceğe hazırlamak üzere oluşturulmuştur.
Üniversitemizde şu anda 44 ön lisans, 40 lisans, 23 yüksek lisans ve 4 doktora programı ile eğitim öğretim faaliyetlerimiz devam etmektedir. 2020-2021’de 3793 olan öğrenci sayımız 2023-2024 Eğitim-Öğretim yılında 8.688’e ulaşmıştır. Üniversitemizde öğrenim gören yabancı öğrenci sayısı 135 olup bu sayıyı ve ülke çeşitliliğini artırmak amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Üniversitemizde: Ön Lisans düzeyinde: 4906, Lisans düzeyinde: 3460, Yüksek Lisans düzeyinde: 306, Doktora düzeyinde: 16 öğrencimiz eğitim almaktadır.
Bu süreçte Ziraat Fakültemize yeni bölümler eklenerek daha güçlü hale getirildi. Biyosistem Mühendisliği, Su Ürünleri Mühendisliği, Zootekni ve Tarla Bitkileri bölümlerine ilk defa öğrenci alındı. Oldukça geniş bir araziye ve tecrübeli bir akademik kadroya sahip olan Üniversitemiz, kayısı ve endüstriyel tarım alanlarında alanında misyon üniversitesi olmayı hedeflemektedir. Ayrıca, Yeşilyurt Meslek Yüksekokulu bünyesinde ilk defa öğrenci alan İnsansız Hava Aracı Teknolojisi ve Operatörlüğü ile Raylı Sistemler Makine Teknolojisi gibi programlara özel önem vermekteyiz. Tüm bunların yanı sıra, öğrencilerimizin sosyal, kültürel, spor ve sanat alanlarında aktif olması, toplumsal duyarlılığa ve sorumluluğa sahip bireyler olarak yetiştirilmesi amacıyla öğrenci topluluklarını güçlendirme için gerekli girişimlerde bulunmaktayız.” şeklinde sürdürdü.
Yeşilyurt yerleşkesi hakkında bilgi veren Rektör Bentli konuşmasını ; Yaklaşık 500.000 metrekare bir alana sahip olan Yeşilyurt Yerleşkemizde yer alan Yeşilyurt Meslek Yüksekokulu binamızda 2 yıl önce eğitim öğretime başlamıştık. Bu eğitim öğretim yılında da Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültemiz, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültemiz ve bazı idari birimlerimiz tarafından kullanılmaya başlanarak bu kampüsümüzdeki öğrenci sayımız 2800’ü aştı. Aynı yerleşkemizde bulunan ve GETAT olarak kullanılması planlanan binamızı, Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi olarak yeniden dizayn ettik ve yıl sonuna kadar bu fakültemizi de inşallah buraya taşımayı planlıyoruz. Buna ek olarak Yeşilyurt Yerleşkesinde artan kapasiteye cevap verebilmek için 2025 yılına kadar yeni bir derslik alanının oluşturulabilmesi için gerekli çalışmalar başlatıldı. Ayrıca Yeşilyurt Yerleşkesinde öğrenci yurtlarının inşası için Kredi ve Yurtlar Kurumu ile görüşmeler ve yer teslimi yapılmış olup Gençlik ve Spor Bakanlığımızın yapacağı ihale beklenmektedir. Bir yandan eğitim alanlarımız ile ilgili çalışmalarımızı yaparken, diğer taraftan yerleşkelerimizin çevre düzenlemesi, Yeşilyurt yerleşkemizin yemekhane ve nizamiyesinin oluşturulması süreçlerini de hızlandırmış bulunmaktayız.” şeklinde sürdürdü.
Akademik ve idari personel kapasitesini güçlendirmeye davam ettiklerini belirten Bentli şöyle konuştu; “Üniversitemizi geliştirmek ve eksiklerimizi tamamlamak için oldukça güçlü bir ekip oluşturuyoruz.15 Eylül 2022 tarihinden bu yana 3 Profesör, 23 Doçent, 23 Doktor Öğretim Üyesi, 10 Araştırma Görevlisi ve 17 Öğretim Görevlisi olmak üzere toplam 76 öğretim elmanı atamasını gerçekleştirdik. Üniversitemiz, 399 akademik, 457 idari personel olmak üzere toplam 856 personelle faaliyetlerini sürdürmektedir. Malatya’da, kısa süre içerisinde gerekli çalışmaların yapılarak, deprem etkilerinin ortadan kaldırılması ile (sınırlı sayıda da olsa) öğretim üyelerinin Malatya’dan uzaklaşma taleplerinin sonlanacağı ve daha güçlü bir kadro ile devam edebileceğimizi temenni ediyoruz."
Konuşmasının sonuna doğru öğrencilere seslenen Rektör Prof. Dr. Recep Bentli; “Sevgili öğrenciler, üniversitede edineceğiniz kazanımların, sonraki süreçte rehberiniz ve hayat anahtarınız olacağını bilmenizi isterim. Biz akademisyenler bu bilinçle sizleri akademik, sosyal ve kültürel anlamda aklı ve bilimi rehber edinerek, çağın gerektirdiği donanıma ve değerlerimize sahip çıkan bireyler olarak yetiştirmeyi şiar edindik. Sizlerin de bu anlayış doğrultusunda, hayatın her alanında çözüm odaklı yaklaşan, analitik düşünebilen, yeniliklere ve istişareye açık, iletişimi ve etkileşimi güçlü bireyler olmanızı istiyoruz. Öğrencilerimizden TEKNOFEST, TÜBİTAK gibi organizasyonlara daha fazla katılım sağlamalarını ve topluma yararlı faaliyetlerde öncülük etmelerini bekliyoruz. Sizleri tüm faaliyetlerinizde, her açıdan destekleyeceğimizden şüpheniz olmasın.” dedi.
Bentli konuşmasının devamında üniversitemiz akademik ve idari personeline seslenerek; Değerli meslektaşlarım, çalışma arkadaşlarım, yeni dönemde üniversitemize sağlayacağınız katkının artarak devam edeceğini biliyoruz. Sizlerin taleplerini ve ihtiyaçlarını kamu kaynakları elverdiği ölçüde ve hakkaniyeti gözeterek karşılamak için yoğun çaba göstereceğimizi bilmenizi isterim. Katkılarınız ve özverili çalışmalarınız ile üniversitemize güç kattığınızın farkındayız. Üniversitemiz URAP sıralamasında geçen yıl 26 sıra yükseldi. Bu gelişmede Dr. Öğr. Üyesi sayımızın fazla olmasının büyük etkisi olduğunu ve genç bir üniversite olmamızın avantajını yaşadığımızı düşünüyorum. Sizlerin katkısı ile üniversitemizi daha üst sıralara taşımak için yoğun bir şekilde çalışmamız gerektiğini ve uzun bir yolumuzun olduğunu biliyoruz.” şeklinde konuştu.
Bentli konuşmasını; “Deprem vesilesiyle de gördük ki biz muazzam bir milletiz. Acılarımız, kederlerimiz ve sevinçlerimizi paylaşmak bizim en büyük servetimiz. Sizler de bu vesileyle bizleri ve Malatya’mızı desteklemek için buradasınız. Bu bize güç ve enerji veriyor. Geldiğiniz ve açılış dersini bizimle paylaşacağınız için sizlere müteşekkiri. Üniversitemizin 2023-2024 akademik yılı açılış törenine katılarak bizleri onurlandırdığınız için sizlere çok teşekkür ediyorum. Yeni akademik yılımızın sağlık, başarı ve huzur dolu geçmesini temenni ediyor, hayırlı olmasını diliyorum.” şeklinde sonlandırdı.
Rektör Prof. Dr. Recep Bentli’nin konuşmasından sonra konuşan Malatya Valisi Ersin Yazıcı konuşmasına; katılımcıları selamlayarak başladı. Yazıcı “Öncelikle Türkiye’nin vizyonunu açan, vizyonunu değiştiren, adeta 1983’ten itibaren Türkiye’nin ufkunu farklı bir ufka yönlendiren, Türkiye’nin dünyada güçlü bir devlet olmak adına bilinir bir devlet olmak adına istikametini tuttuğu yolu değiştiren bana göre büyük devlet adamı büyük lider Turgut Özal’ı eski rahmetli cumhurbaşkanımızı saygıyla minnetle rahmetle anmak isterim. Kendisinin başbakan olduğu dönemde sevgili gençler biz de sizler gibi üniversite öğrencisi idik. Ben kendi adıma 86 yılında başladığım üniversite yolculuğum, memuriyet ve bugün itibari ile de Malatya valisi olarak yaşamıma devam ediyorum. Tabi o yıllarda çok kıymetli başbakanımız olan Turgut Özal’ın ufku birçok kişinin üstündeydi. Üniversitelerimizdeki birtakım yasakların kaldırılması için bu özgürlükçü düşüncenin yerleşebilmesi için önümüzdeki engellerin kaldırılması adına sayın başbakanımız gayret ederken birileri de adeta ülkenin önünü kesmek adına, demokratik ve özgür bir ülke olmanın bana göre yollarını tıkamak adına bazı eylemlerde bulunuyordu. Üniversite yıllarımız çok kolay olmadı, çok rahat olmadı. Farklı düşüncelere tahammülün az olduğu bir dönemde üniversitelerde öğrenciydik. Gençler sizler çok şanslısınız şu anda hangi düşüncede olursanız olun inanıyorum ki hocalarınız sizi dünya görüşünüzden dolayı suçlamıyor, sınıflardan amfilerden atmıyor. Birbirimize olan saygımızdan, cumhuriyetimize demokrasimize olan saygımızdan dolayı ve tabiki bilim yuvası olan burada bu yapılarda asla kimse kendi görüşüne uymuyor diye diğerine hakaret etmiyor. Türkiye Cumhuriyeti zorlu yolları aşarak geliyor. Demokrasimiz çeşitli sancıları vücudunda yaşayarak onları rehabilite ederek, tedavi ederek, yoluna şükürler olsun devam ediyor. Bizim okuduğumuz yıllarda ne yazık ki bilimden çok başka konular tartışılıyordu. Hatta daha sonrasında daha da zorlaştı biz mezun olduktan sonra bazı konular. Ülkem adına geçmişte kaldı diyorum. Şu anda büyük bir dünya liderimiz var.” şeklinde konuştu.
Vali Yazıcı: “Ufkumuz yolumuz hedeflerimiz amaçlarımız sizler sayesinde gerçekleşecek. Bu büyük millet bu büyük devlet siz Türk gençleri sayesinde dünyada olması gerektiği noktaya çok kısa zamanda ulaşacak. Bunun için neler yapılması gerekiyor benim haddim değil, benim anlatmam doğru da değil, hocalarımız burada. Süper ligde yer alacak dünyanın süper liginde yer alacak Türkiye Cumhuriyeti devletinin farklı branşlarda yetişen siz değerli gençler taşıyacaksınız. İnanıyorum ki bizden çok daha iyi yetişiyorsunuz. Çok daha güzel koşullarda yetişiyorsunuz. Çok daha özgür yetişiyorsunuz. Ve büyük Türk devletinin ideallerine kısa sürede ulaşması için inanıyorum ki kalbinizde büyük bir heyecan ve istek var. Bizler de büyükleriniz olarak bu kutlu yolculukta önce iyi insan olmanız, sonra da kendi alanınızda dört dörtlük olmanız, tam kalifiye olmanız, aranan insan ve mühendis, öğretmen, sanatçı olmanız için hep birlikte başta hocalarınız olmak üzere gayret ediyoruz. Ve Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği parlak ve bu parlaklık sizin sayenizde olacak. Size emanet edilen bu cumhuriyet sizin omuzlarınızda daha da yükselerek inşallah dünyanın süper liginde en tepelerde olacağız. Sevgili gençler lütfen kendinize güvenin, Türk gencinin inanıp da başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Bu ülke fırsatlar ülkesi, bu ülkede gelemeyeceğiniz bir makam yok, üzerinize alamayacağınız bir sıfat yok. O yüzden sadece ve sadece kendinize inanıp tabiki maçı kazanmak için antrenmanı bol yapmanız ve gereğin yapmanız gerekiyor.” dedi
Yazıcı: “Ben Düzce’nin bir köyünde doğmuş büyümüş, hala anne babası Düzce’nin o köyünde yaşayan bir köylü çocuğu olarak bugün Malatya valiliği makamını bir süreliğine işgal ediyorum. Türkiye’de 81 validen bir tanesiyim, Bir köylü çocuğuyum bununla şeref duyuyorum, bununla gurur duyuyorum asla da saklamıyorum. Ezcümle inanırsanız başaramayacağınız hiçbir şey yoktur. Ben 6 Şubat depremleri ile şehrimizde oluşan olumsuz havayı gidermek adına, başta valiliğimiz, büyükşehir belediyemiz ve tüm kurumlarımız, gayret ettiğimizi bilmenizi isterim. Yıkımlar, yapımlar, ticari alanlar, TOKİ inşatlarımız, köylerdeki inşaatlarımız, alt yapı, üst yapı Türkiye Cumhuriyeti devleti tüm kurum ve kuruluşları ile şehrimizi eskisinden daha güzel yapmak için gayret ediyoruz. Samimi bir gayretin içerisindeyiz. Ekip lideri olarak burada hepinizin huzurunda bunu ifade etmek isterim. Birliğimiz birbirimize olan güvenimiz kol kola yürüyüşümüz sayesinde inanıyorum ki Malatya’mız kısa bir süre içerisinde eskisinden daha iyi olacak. Halen 112 000 vatandaşımızın konteynerlarda yaşadığı ve yaşadığımız depremlerle ne yazık ki tekrar tekrar deprem travmasını üzerinden atamamış 100 binlerce hemşerimizle yolumuza devam edeceğiz. Bu şehri hep birlikte ayağa kaldıracağız. Eksiklerimiz kusurlarımız olursa da lütfen bizi ikaz etmekten geri durmayınız. Haberdar ediniz şehrin bir an önce ayağa kalkması için, şehrin moralinin düzelmesi için biz samimi bir şekilde gayret ediyoruz. Allah’ım, rabbim bir daha böyle ağır büyük bir depremle bizi sınamasın inşallah. Ben Cumhuriyet Meclisi Başkanımıza tekrar huzurlarında hoş geldiniz diyor. 2023-2024 eğitim ve öğretim yılımız hayırlı ve uğurlu olsun diyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Sonrasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Zorlu Töre konuşmasına katılımcıları selamlayarak konuşmasına başladı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Zorlu Töre: “Malatya’mıza tabii ki 6 şubatta büyük bir deprem meydana geldi birçok can kaybımız oldu birçok binalar hasar gördü. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Geride kalan vatandaşlarımız zorluk çeken vatandaşlarımıza devletin zaten şefkatli evlerini Malatya’ya geldikten sonra gördüm. Konteyner kentler prefabrik evler yıkılması beklenen birtakım binalar daha var yıkılan binalar var. Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür. Devletimizin şefkatli eli buralarda vardır. Sayın valimizin konuşmaları da bunu zaten ifade ediyor. Büyükşehir belediye başkan vekilimizi ziyaret ettim onların da gayretlerini gördüm. Battalgazi belediye başkanımızı ziyaret ettim onların da gayretlerini gördüm. 2. Ordu komutanımızla da görüştük, orada da hep deprem konularını konuştuk. Cenabı Allah bize bir daha böyle bir acılı deprem inşallah göstermez. Ama depreme karşı da daima hazırlıklı olmak mecburiyetindeyiz. Bizim de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden buralara kadar gelip hayatını kaybeden şampiyon meleklerimiz diye nitelediğimiz 25 tane öğrencimiz. Onların ebeveynleri, antrenörleri ve bazı yerlerde de diğer vatandaşlarımız hayatlarını kaybettiler. Ama toplam kayıp 50 binden fazla, resmi olarak bilinen rakam. Bu çok büyük bir rakam dolayısı ile dikkatli olmamız lazım yeni bir depreme karşı hızla hazırlanmak lazım. Deprem olmayacak, inanıyoruz inşallah olmaz. Ama sarsıntılar görüyorsunuz devam ediyor. Geçen 5,2 büyüklüğünde deprem olunca malaya gezini iptal eder misin diye soru soranlar oldu ben dedim ki hayır, Malatya’ya olan sevdamı geri çevirmem. Gideceğim. Ve geldim sizlerle beraberiz.” dedi.
“İster Kıbrıs’ta yaşayalım ister Bakü’de, ister Selanik’te, ister Malatya’da, ister Ankara’d,a ister Diyarbakır’da biz ne mutlu Türküm diyebiliyorsak hepimiz Türk milletinin mensubuyuz. Ben de kendimi Türk milletinin bir vekili olarak görüyorum. Lefkoşa’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde seçime katılan bir kardeşinizim dört dönemdir milletvekiliyim. Ama hiçbir zaman sadece Kıbrıs’ın, Lefkoşa’nın vekili olarak görmedim, Türk milletinin vekiliyim, adı üstünde adı üstünde milletin vekili, millet vekili, Cenabı Allah bize Türk milletinin mensubu olma şerefini bahşetti bu şerefi taşımak herkese göre değildir. Biz Kıbrıslı Türkler 1570’te 71’de Osmanlı Devleti’nin Kıbrıs’ı fethetmesi ile Kıbrıs’a yerleştik. Kimimiz fetih yolu ile yerleştik, kimimiz daha sonra iskân politikalarıyla yerleştik.” diye konuşan Töre konuşmasına şöyle devam etti.
“Nasıl 1974’te tekrar Mehmetçikler geldi daha sonra sivil insanlar yine Kuzey Kıbrıs’a gelip yerleşiyorlarsa Osmanlı dönemi de böyleydi. 307 yıl Kıbrıs adası Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti altındaydı. 307 yıl sonra 1197'de Rusya’nın tehditleri karşısında İngilizlerin de biz size yardım ederiz vaadiyle Kıbrıs adasını istemesiyle Kıbrıs adasının yönetimi yer değiştiriyordu. Biz adaya 65 bin şehit vererek sahip olduk. İngilizler tek bir kurşun atmadan tek bir İngiliz askerinin can kaybı olmadan Kıbrıs'a sahip oldu. Bu yönetim geçici bir yönetimdi. Rusya’nın tehdidi bittikten sonra, İngilizler ada yönetimini tekrar Osmanlı Devleti’ne iade edecekti ama İngilizler kalleşçe düşünüyorlardı. Süveyş Kanalını açacaklar, doğu Akdeniz’i birleştirecekler, Cebelitarık Boğazını kontrol edecekler. Bugün hala Cebelitarık’ta İngiliz sömürgesi vardır. Çanakkale ve İstanbul boğazlarını kontrol edecekler. Kıbrıs adasını da bu işlerde bir kalkan olarak kullanacaklar. Çünkü Kıbrıs adası çok kilit bir yerde. Ve İngilizler 1. Dünya Savaşı çıkınca Osmanlı Devleti ile karşı karşıya kalınca tek taraflı olarak Kıbrıs adasını İngiltere’ye ilhak ettiklerini açıkladılar.1. Dünya Savaşı bittikten sonra da Kıbrıs adası İngiliz yönetimine iyice geçmiş oldu. İngilizler biliyorsunuz Fransızlar, Yunanlılar, İtalyanlar, Ermeniler 1. Dünya Savaşında Çanakkale savaşları Çanakkale önlerine kadar geldiler ama o dönemin komutanı Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Çanakkale’yi geçilmez hale getirdiler. Fakat Türkiye’nin içinde bulunduğu ittifak devletleri mağlup sayılınca 1. Dünya Savaşında Türkiye’de mağlup sayıldı. Ve bize Sevr Anlaşmasını dayattılar. Mondros ateşkes müzakeresini ve sevr anlaşmasından sonra biliyorsunuz Fransızlar, Yunanlılar, İtalyanlar, İngilizler Anadolu’nun birçok yerini de gelip işgal ettiler, üç kıtada bir cihan milleti olan Türk milleti ve Türk toprakları ufala ufala Anadolu topraklarını da bizim elimizden almaya kalktılar ve Anadolu coğrafyasını da işgale geldiler. Bu işgalde biliyorsunuz Antep Gaziantep oldu, Maraş Kahramanmaraş oldu, Urfa Şanlıurfa oldu. Birçok yerde ta Yunanlılar Polatlı’ya kadar gelip dayandılar ama sununda Fransızlarda, Yunanlılarda, İtalyanlarda, İngilizlerde istiklal savaşından sonra Anadolu coğrafyasını terk ettiler ve daha sonra Türkiye Cumhuriyeti doğdu. Kıbrıs adası Lozan anlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının dışında kaldı. Misakı milli sınırları bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları değildi. Trakya, batı Trakya elimizden gitti. Halep elimizden gitti. Misakı milli sınırlarında Halep’te vardı, Hatay da vardı ama Hatay daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarına girdi. Kerkük, Musul da vardı ama onlar dışarıda kaldı. Netice olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Türk devleti bir Türk cumhuriyeti olarak dışarıda kaldı. İngiliz yönetimi devam ediyordu. Biz Osmanlı devleti gelecek diye beklerken gelemediler. Osmanlı Türk askerleri adadan çekilirken bir gün tekrar gelirsiniz diye biz onlara güle güle demedik, onlar da bize elveda demediler çünkü geçici olarak verildiği söyleniyordu İngilizlere yönetimin. Dolayısı ile Türk askeri bir gün gelecek ne gün gelecek ama gelecek. Neticede Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da artık Türkiye Cumhuriyeti’ni beklemeye başladık. Türk askeri bir gün gelecek ne zaman gelecek direnmeliyiz. Nefesimizi tutmalıyız dayanmalıyız, milli ve manevi kimliklerimizi korumalıyız ve Türkiye’yi beklemeliyiz.
Rum, Yunan ikilisi Kıbrıs adasını 13. ada yapıp Yunanistan’a bağlamak istiyor. Kıbrıs’ı bir Girit adası yapmak istiyorlar. 112 adalarının alınması, Girit’in alınması, Ege adalarının alınması ki Egede hemen hemen 12 adaları da diğer adaları da irili ufaklı kendi egemenliklerinde olduğunu maalesef bugün dünya öyle kabul ediyor. Biz de neticede buna boyun eğdik, ama mücadele devam ediyor. Girit onlara bağlandı, Kıbrıs’ı da oraya bağlayacaklardı. Hedeflerinde o da vardı. Batı Anadolu’yu da büyük Yunanistan’ın başkenti yapmayı planlamışlardı. Karadeniz bölgesinde Pontus Rum devleti kurmayı planlıyorlardı. Ama biliyorsunuz birkaçını başaramadılar. İstanbul’u başkent yapamadılar. Doğu Trakya’yı alamadılar. Kıbrıs adasının % 65 ini aldılar. 20 Temmuz barış harekâtı gerçekleşti ama Kıbrıs adasının % 65 i bugün Yunanlıların kontrolü altındadır. Batı Anadolu’yu alacaklardı onu da denediler ta Ankara yakınlarına kadar Polatlı’ya kadar geldiler. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Mehmetçikler onların peşine düştüler. Ve Anadolu’dan onları çıkardılar. Ama çok şeyler de kazandılar Yunanlılar kurdukları megalo idea ülküsü ile. Kıbrıs’ı da akıllarına koydular, hem İngilizlere isyan çıkarıyorlar, hem de Türkler en büyük düşmanınız diyorlardı. Kıbrıs futbol federasyonu vardı maçlar birlikte oynanırdı Rumlar futbol sahasını duvarına köpekler ve Türkler bu sahaya giremez dediler. Bunun üzerine Kıbrıs Türk futbol federasyonu kuruldu. Kıbrıs çiftçiler birliği vardı. Rumlar Yunan bayrağı astılar, Türk çiftçiler de biz de Türk bayrağı asacağız dediler. Tartışma çıktı. Bunun üzerine Kıbrıslı türkler de Kıbrıs Türk çitçiler birliğini kurdular. 1955’te baktılar ki İngilizler yanaşmıyor ki Kıbrıs’ı Yunanistan’a versin. 1957-58’de Türk mukavemet teşkilatı kuruldu. Ve başına da Türkiye’den gelen subaylar konuldu ve daha örgütlü bir direniş başladı. Ya taksim ya ölüm mitingleri yapıldı. İngilizler gelip Kıbrıslı Türklerin yaptıkları mitinglere ateş açtılar. Ve şehitler verdik. Türkiye artık Kıbrıs davasına girmişti. Türkiye’de mitingler yaptılar. 1959-60’ta Londra ve Suriye anlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Kıbrıslı Türkler kurucu ve ortağıydılar. Rumlar da ortağıydılar. Cumhurbaşkanı Rum, Yardımcısı Türk 7 Rum 3 Türk milletvekili vardı. Ve Kıbrıs Türk birlikleri alayı o zaman Kıbrıs’a geldi. Mehmetçiklere 82 yıl sonra kavuştuk.” dedi.
Töre; “15 Temmuz 1974’te artık Türk askeri gelmeliydi. Rahmetlik Ecevit önce diplomatik yolları denedi. Rahmetlik Erbakan ise o zamanın genelkurmay başkanına hazırlıklar tamam mı dedi. Tamam cevabı aldı. 1967’de zaten çıkarma kararı alınmıştı. Ecevit Londra’dan dönerken Türk askeri Kıbrıs açıklarına dayanmıştı. 20 Temmuz şafak vakti kahraman Türk ordusu hem havadan hem denizden gelmişti. Kavuşuyordu Kıbrıs Türk halkı artık milletine aradan 96 yıl geçmişti. Rumlar şarkılar dinliyordu bekledim de gelmedin, hiç mi beni sevmedin diye moralimizi bozmak için. Ama Anadolu’da da bir şarkı yayılıyordu dilden dile bu kadar yürekten çağırma beni bir gece ansızım gelebilirim. Ve 20 Temmuz sabahı geldiler.” dedi
Konuşmasını devamında Ortadoğu’nun şu anki halinden ve Gazze’de gerçekleşen katliamlara, Avrupa Birliği ve birleşmiş milletlerin buna nasıl ve neden sessiz kaldığından bahseden Töre şu anki durumu Kıbrıs’ın eski haline benzetti. Konuşmasına kendini dinleyenlere teşekkür ederek son verdi.
Konuşması sonrası Vali Ersin Yazıcı ve Rektör Prof. Dr. Recep Bentli sayın Zorlu Töre’ye hediye taktim ettiler. Ayrıca Üniversite olarak sayın Töre’ye dostluk payesi beratı takdim edildi. Program toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.