Şakir ALBAYRAK Eğitimci&Yazar

Eğitim, Öğretim, Terbiye, Ma'arif

Şakir ALBAYRAK Eğitimci&Yazar

Sayfamızdan sorumlu arkadaşlar fotoğrafın altına “Eğitimci ve 
Yazar “ ibaresini koymuşlar âlâ. Yazarlığımın eğitimle 
nitelenmesini “ Eğitimci Yazar” ibaresinin koyulmasını tercih 
ederdim. Muhtemel ki aynı anlamı dermeyan etme çabasıdır. 
Yıllar evvel, fotoğraf sanatçısı bir okurum, atölyesinin 
önünden geçerken beni camların aksinden kesmiş olacak, 
önüme çıktı, başka bir deyişle yolumu kesti. 

Şakirciğim, “Yazdığınız bir makalenizi okumaya çalışan bir okurunuz, sizin 
maksadınızı anlamamış olursa anlayamazsa siz, onun için yazmış sayılır 
mısınız?” sorusunu sordu. Cevabım tereddütsüzce “Hayır” oldu. 
Bu iyi bir okuyucu terbiyesi idi. Bunu hep dikkate almışımdır. Bunun yanı sıra 
da önemsediğim bir konu daha vardır. Yazıda kullanılan her kelimenin 
anlamını her okur-yazarın anlamasını sağlamak için gayret ederseniz “Yazar 
ve şairlere yüklenen” Dilin gelişmesi ve verimliliğinin artırılması” işini 
yapmamış oluruz. Okuyucularımızdan hiç değilse az bir bölümünün, yazılan 
yazıyı anlamak için yayımlanmış sözlükleri kullanarak kendilerini geliştirmek 
için gayret sarf etmeleri de gerekir. 

Elbette herkesin okuyabileceği mecralarda yayımlanabilecek olan yazıların 
anlaşılır dilinin vasatın üstünde olması gerekir. Çünkü az kelimeyle çok şey 
anlatmak ancak anlam yüklü kelimeleri kullanmakla imkân seviyesine 
çıkacaktır. 

Bu girişten sonra başlığımızda kullandığımız kelimelerin anlamları üzerinde 
durmak gerektiğini düşünüyorum. TDK sözlüğünde, Eğitimin “ Çocukların ve 
gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve 
anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya 
dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme, terbiye.” anlamında olduğu 
açıklanıyor. 
Öğretimin ise anlamı “1-Belli bir amaca göre gereken bilgileri 
verme işi, tedris, tedrisat, talim. 

2. Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri 
sağlama ve kılavuzluk etme işi.” şeklinde ortaya konuyor. 
“Terbiye “ kelimesinin de karşılığını kısaca “eğitim “olarak 
tespit etmiş gözüküyor. 

Maarife ise” Eskimiş Bilgi ve kültür” diyor. 
Başka bir sözlükte ise “terbiye ve maarifle ilgili şu tanımlar 
göze çarpıyor. 

TERBİYE: Terbiye, Allah’ın emirlerine itaat ederek ruhen ve 
cismen yükselmeye ve yükseltmeye çalışmak. Kemâle ermeğe, 
nizam ve emirleri dinlemeğe çalışmak. Allah rızası yolunda 
gitmeyi öğrenmek. 
Maarif :Tahsil ile elde edilen ilim, malûmat, bilgi. 
Bu tanımların farklılığı toplumsal mutabakata da engel oluyor 
demek mümkündür. 

Meslekî çalışmalarımızın devam ettiği yıllarda, seminerlere rehberlik için 
gelen ma’rif müfettişleri de Eğitimin tanımını, “Kişiye, istendik davranışlar 
kazandırma işidir.” cümlesinde topluyorlardı. Buraya şu hükmü de 
ekleyelim. Öğretmen, cemiyetin istediği değişikliklerin neler olduğunu ve 
bunların ne suretle elde edileceğini de bilmelidir. Çocukların istediğimiz bir 
tarzda değişmelerine tesir eden faktörleri bilirsek okul şartlarını-elimizdeki 
imkânlar nispetinde-buna göre tanzim edebiliriz.” (Eğitim Psikolojisi, Millî 
Eğitim Basımevi, İstanbul 1971,s,2) 

Her ne kadar eğitimin tanımının terbiye ile eşleştirilmiş olması göz önüne 
alınmış olsa da istenilen davranışların kazandırılma işi ortaya çıkınca 
kaçırılmış çocukların hırsızlığa alıştırılması işi de eğitim tanımına dâhil 
oluyor. Bu anlayışla kabadayılık da kazandırılabilen davranışlar arasına 
şüphesiz girer. 

Bu tanımları göz önüne aldığımızda Osmanlıca sözlüğün verdiği terbiye 
tanımı apaçık ortada ki bir hedeften başka hedef ittihaz etmeye manidir. 
Bütün bunlara ne gerek vardı şimdi? 

Bu sorunun fısıldaşıldığını hisseder gibiyim. Osmanlının son zamanlarında, 
Cumhuriyetin ilk yıllarından epeyce bir zaman geçinceye kadar “Terbiye “ 
kelimesi günceldi. Bir eğitim enstitüsünün adı, “Gazi Terbiye Enstitüsü”idi. 
Sonra Terbiye yerine Eğitim kelimesi konulmuştur. 

Kelimeleri sadece söz ve yazı sanmayalım. Böyle olmalarının yanında ruh 
taşıyan canlı varaklılardır da. Yüksek anlamlı mesajlarla yüklüdürler. 
En yerli malımız dilimiz(Türkçeyi) anlayalım, anlatalım anlaşalım. 
Ne yazık ki en yerli özelliği taşıyan nesneler en hor kullanılanlardır. Dilimizin 
hor kullanılmasına mani olalım.  

Yazarın Diğer Yazıları